Aşağıdaki yazıyı “www.onegreenplanet.org” sitesinde
okudum. 8 Kasım 2012 tarihli yazının konusu, çocuklarda erken ergenliğin
beslenmeyle ilişkisi.
“Çocuk Menüleri Erken Ergenliğe
Mi Neden Oluyor?
Çocuklarının hızla büyümesi
ebeveynlerin sıkça şikâyet ettiği bir konudur, ancak yeni yapılan bir araştırma
artık bu konunun gerçek bir endişe kaynağı olabileceğini gösteriyor. Bir
araştırma Amerikalı erkek çocukların ergenliğe daha erken girdiklerini ortaya
koymaktadır. Bu araştırma, Amerikalı erkek çocuklarının 30-40 yıl öncesine
göre ergenliğe altı ay ile iki yıl arasında değişen sürelerle daha erken
girdiklerini göstermektedir.
Bu durumun muhtemel sebebi ise hayvansal protein
tüketimindeki artıştır.
Doğal beslenmeyen hayvanlardan
elde edilen et, yumurta ve süt ürünleriyle beslenen çocuklar fazla miktarda
doymuş yağ ve kolesterol yüklemesine maruz kalmalarının yanı sıra, bu
hayvanlara verilen hormonları, büyümeyi hızlandırıcı ilaçları, antibiyotikleri
ve diğer zararlı maddeleri de vücutlarına alıyorlar.
Araştırmacılar, hayvanlara
verilen bu maddelerin çocuklarda erken ergenliğe neden olabileceğini düşünüyorlar.
Çocuk için sosyal ve duygusal sorunlara neden olan erken ergenlik aynı zamanda
prostat ve meme kanseri gibi hormon bağlantılı kanserleri de tetikleyebiliyor.
Beslenme Dergisi’nde (Journal of Nutrition) yayımlanan bu araştırma, yaşları 6
ile 16 arasında değişen 4131 erkek çocuğu üzerinde yapılmıştır. Bu araştırma
sadece erkek çocuklarını konu almakla birlikte, kız çocuklarında da erken
ergenliğin hızla arttığını gösteren başka araştırmalar mevcuttur. 7-8
yaşlarındaki kız çocuklarında göğüs büyümesine ilişkin vaka örnekleri
bilinmektedir.
Çiftlik hayvanlarına verilen
kimyasalların büyük bölümü İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıktığı için,
doğal beslenmeyen hayvanların ürünlerini tüketmenin uzun dönemli sonuçları
henüz tam olarak açığa çıkmamıştır. Ancak 1987’de John Robbins’in büyük ses
getiren “Yeni Amerika için Beslenme (Diet for a New America)” kitabı
yayınlandığında bile erken ergenlikle ilgili vakalar açığa çıkmaktaydı. O
dönemde incelenen bir vakada 12 yaşındaki bir erkek çocuğunun göğüslerinin
büyüdüğü bildirilmişti. Tıpta “jinekomasti” olarak isimlendirilen bu durum pek
çok doktora göre, et ve süt ürünlerinde bulunan ve östrojeni taklit eden
kimyasallardan kaynaklanmaktadır.
“Yeni Amerika için Beslenme”
kitabında adı geçen bir doktora, erken
ergenliğin neden başka bir sebepten değil de et ve süt ürünlerinin tüketiminden
kaynaklandığını düşündüğü sorulmuştur. Doktor bu soruyu, et ve süt ürünleri
alımı kesildiğinde semptomların gerilediğini söyleyerek yanıtlamıştır.
“Yeni Amerika için Beslenme”
kitabında vejetaryen yaşıtlarına göre et yiyen kızların daha erken adet
gördükleri ve hayvansal yağ tüketen erkek çocuklarının hormon dengesizlikleri
ve başka sağlık problemleri yaşadıkları uyarısının yapılmasının üzerinden 25
yıl geçmiştir. Ancak, geçen zamanda pek bir şey değişmemiştir.
Günümüz araştırmacıları da bu
konuda benzer bir neden-sonuç ilişkisi bulmuşlar ve et ve süt ürünleri
tüketimin daha fazla olduğu gelişmiş ülkelerde erken ergenliğin daha yaygın
görüldüğü sonucuna ulaşmışlardır. Bitkisel protein alımının daha ağırlıklı
olduğu gelişmekte olan ülkelerde erken ergenliğe daha az rastlanmaktadır.”
Genel hatlarıyla böyle olan
yazı, ailelere çocuklarına daha fazla bitkisel protein yedirmeleri tavsiyesiyle
bitiyor.
Erken ergenlik son yıllarda ülkemizde
de tartışılan bir konu. Bu konu bizde özellikle çilekte kullanılan hormonlar
nedeniyle gündeme gelmişti diye hatırlıyorum. Yani, hormon sadece hayvancılıkta
değil, tarımda da kullanılıyor. Önemli olan doğal yetiştirilmiş ürünleri
tüketmek galiba ve “konvansiyonel tarım ve hayvancılık” kaynaklı ürünlerden
uzak durmak. İlaçsız, gübresiz, hormonsuz, antibiyotiksiz ürünü arayıp bulmak.
Kolay değil diyebilirsiniz belki ama imkansız da değil. Ve bence tehlikeleri
düşünüldüğünde zahmetine kesinlikle değer. Meyve ve sebzeyi sadece mevsiminde
tüketmek bile, tek başına yeterli olmasa da önemli bir tedbir aslında. Çünkü
mevsim dışı yetiştirilen sera ürünlerinde daha fazla kimyasal katkı
kullanılıyor diye biliyorum. Ayrıca, her ne kadar şu an tarım ve hayvancılıkla
uğraşanların büyük bölümü üretimde kimyasal katkı kullansa da, doğal üretimin
toprağı ve ürünü için önemini kavramış üreticiler de var. Üstelik bunların
sayısı günden güne artıyor. Çünkü bu tür ürünleri talep eden, arayıp bulan bir
tüketici kitlesi de var.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder