Aşağıdaki
video, Kanada CBS televizyonunun 6 Mart 2013 tarihinde yayınlanan bir haberi.
Habere, Michael Moss’un kitabıyla ilgili internet araması yaparken denk geldim.
Videoda gıda araştırmalarında bilimin nasıl kullanıldığı çarpıcı bir şekilde
anlatılıyor. Ve bunu büyük bir gizlilik içinde yapıyorlar. Aslında bizlere gıda
diye sundukları şeyler, tasarlanmış mühendislik ürünleri.
Michael Moss’un Tuz, Şeker, Yağ isimli kitabı temel alınarak hazırlanan haberde gıda endüstrisinin insanların beğenisini yönlendirmek ve satışları artırmak için bilimden nasıl yararlandığı açıklanıyor. Gıda sektörünün bilimsel araştırmalarının temel hedefi, üretim maliyetini minimuma indirirken, satışları artırmak. Bunu da kapsamlı bilimsel araştırmaların sonucu olan aroma vericiler, tat güçlendiriciler gibi kimyasal katkılarla yapıyorlar. Sonuçta ortaya çıkan şey tam anlamıyla bir mühendislik ürünü. İçinde gerçek peynir bulunmayan bir bisküviyi yiyerek peynir tadı almamızı hedefliyorlar.
Yeme bağımlılığı, küresel obezite salgınıyla birlikte
son dönemin sağlık tartışmalarında sık yer bulan bir konu başlığı. Blogda daha
önce bu konuyla ilgili iki yazı paylaştım. (Yemek Bağımlılığının 5 Önemli İşareti, İnsanlar Yiyeceğe Gerçekten Bağımlı Olabilir mi? )
Kimileri yemek bağımlılığının iradesine hâkim
olamayan insanlar tarafından durumlarını meşrulaştırmak için kullanılan bir tür
savunma olduğunu düşünebilir; ancak giderek daha çok sayıda bilim insanı
şişmanlık salgınının asıl nedeninin, metabolizmamızın kötü gıdalarla bozulması
olduğunu söylüyor. (Obezitenin Nedeni Düşündüğünüz Şey Değil başlıklı videoda
Dr. Robert Lustig bu konuyu detaylı açıklıyor.)
Biz gıdayı doymak ve beslenmek için alıyoruz. En
azından öyle olması gerektiğini düşünüyoruz. Ama işlenmiş gıdalar bizi
beslemediği gibi doyurmuyor da. Çünkü daha çok yeme isteği yaratacak şekilde
tasarlanıyorlar. İçinde gerçek gıda yerine aromalar, kıvam ve tat artırıcılar
olan gıdaların besin değeri konusunda da ciddi şüpheler var. Kimyasal koruyucu
ve katkıların zararlarıyla ilgili her gün yeni bir bilgi yayınlanıyor
neredeyse.
Sağlığımızın kontrolünü elimize almak, çocuklarımıza
iyi bir beslenme alışkanlığı kazandırmak için hazır gıdalardan uzak durmak en
doğru yol gibi görünüyor. Gerçek gıda, gerçek malzemeyle yapılır; o malzemenin
esansıyla, aromasıyla değil.
Evde yapılan kekle, endüstri ürünü olan kekin aynı
olduğunu düşünmüyorum. Evde yapılan kekin dayanma süresi bellidir, en fazla bir
hafta bekletebilirsiniz. Ama ambalajlı kekin dayanma süresinin bundan çok daha
fazla olduğuna eminim. (Biz ekmek deneyi yapmıştık ve bazı ekmeklerin
bozulmadığını görmüştük.)
Bu arada son olarak, habere konu olan kitabın yazarı
Michael Moss’a değinmemek olmaz. Michael Moss, ödüllü bir gazeteci ve yazar.
Geçen sene yayınlanan Tuz, Şeker, Yağ isimli kitabı büyük ilgi görüyor. Moss,
gıda endüstrisinin temel direklerini bu üç malzemenin oluşturduğunu ve
endüstrinin bütün çabasının her ürün için bu üç bileşenin sihirli
kombinasyonuna ulaşarak karşı konulmaz yiyecekler tasarlamak olduğunu söylüyor.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder