Oğlumu
ambalajlı tost ekmeği alışkanlığından vazgeçirmek için birlikte bir deney
yaptık. Çocukken yaptığımız pamuk içinde fasulye yetiştirme tarzı bir deney ama
bizim konumuz ekmekti. Deneyin amacı da oğluma ambalajlı tost ekmeklerinin
bayatlamadığını göstermek.
Blogu takip edenler ambalajlı gıdalardan mümkün
olduğunca uzak durmaya gayret ettiğimi bilirler. Elimden geldiğince doğal
üreticilerden gıda almaya ve hazır satılan ürünlerin ev alternatiflerini
yapmaya çalışıyorum.
Ama bu durumun istisnaları oluyor tabi. Dış dünya
denen koca alanın etkilerine açık çocuklar, bazen tüm çabalarımıza rağmen
ısrarla bir şeyi isteyebiliyorlar. Bizim için de tost ekmeği böyle bir
başlık(tı).
Beslenmesine sandviç veya tost isteyen oğlum, bunları
hazır satılan ekmeklerle yapmam konusunda ısrarlıydı. Birçok konuda ikna edebildiğim
için ekmek konusunda zorlamayayım diye düşünerek bir süredir bu ekmeklerden
alıyordum.
Gerçi bu ekmeklerin içinde şeker ve bazı koruyucu
maddeler olduğunu biliyordum. Ekmeğin içeriğinde şeker bulunması garip bir
durum tabi ama gıda sektörünün böyle bir eğilimi var. Gerekli gereksiz her
şeyin içine şeker koyuyorlar ve bazı bilim insanları küresel obezite salgınının
en önemli sorumlusu olarak aşırı şeker tüketimini görüyor. (Blogda daha önce
paylaştığım şu yazı ve şu video bu konuyla ilgili.)
Kısaca, içinde şeker olduğunu bilerek bu ekmeklerden
alıyordum. Ama 3,5 yaşındaki kızıma yedirmiyordum. Kızım tam buğday ekmeğini
severek yiyor, öbürüne alışıp vazgeçmesin diye düşünüyordum. (Şekerli gıdaların
böyle bir özelliği olduğuna inanıyorum; bağımlılık yapıyorlar. Bakınız: Kahve
kreması, çubuk kraker ve tost ekmeği)
İki ay kadar önce kızım tost ekmeğini görmesin diye,
poşetin içinde kalan son dilimi aceleyle buzdolabının üzerine koydum. Sonra unutmuşum
bir şekilde, sanıyorum iki hafta kadar orada kalmış. Buzdolabının üzerinde bir
şey ararken elim tesadüfen ekmek poşetine denk geldi, o zaman fark ettim orada
olduğunu.
Asıl şaşkınlığı poşeti elime alınca yaşadım. İki
haftadır sıcak bir mutfakta bekleyen ekmekte en ufak bir bozulma işareti yoktu;
yumuşaktı, küflenmemişti, taze olmadığını düşündürecek hiçbir şey yoktu.
Bu tesadüfî keşif, nasıl bir “yok artık” duygusu
yaşattı anlatamam. Ben bu ekmekleri, bozulur diye saf saf buzdolabında
saklıyordum. Çünkü evimiz sıcak, mutfak ısısı 25-26 derecenin altına pek
düşmez. O yüzden doğal üreticilerden aldığım pek çok şeyi buzdolabında tutarım.
Fırından aldığım ekmekleri de öyle çünkü bir günü geçince hemen küflendiklerine
çok şahit oldum.
Bu tost ekmeklerinin içindeki şekere takılırken,
aslında daha önemli bir sorunu gözden kaçırmışım: Bayatlamıyorlarmış meğer.
Tabi ilk keşfi tesadüfen yaptığım ve o dilimi
buzdolabının dışında ne kadar tuttuğumu tam olarak bilemediğim için yeniden bir
deneme yapmaya karar verdim. Bu sefer oğlum da dahil oldu işe; deneyi birlikte
yaptık.
Yeni aldığımız ambalajlı tost ekmeğiyle, normal bir
fırından aldığımız katkısız tam buğday ekmeğinden birer dilim alarak iki ayrı buzdolabı
poşetine koyduk. Ekmekleri yine buzdolabının üzerine yerleştirdik.
Ertesi gün tam buğday ekmeği hemen küflenmişti. Ama
tost ekmeğinde hiçbir değişiklik yoktu.
Bir hafta sonra tam buğday ekmeği yemyeşil, tanınmaz bir kütleye dönüştü. Tost ekmeği
yine aynıydı. Tek fark bu tost ekmeğinin, ilk bulduğuma göre hafifçe kurumuş
olmasıydı. Bunun da kendi poşetinde değil, buzdolabı poşetinde saklamamdan
kaynaklandığı düşünüyorum. Çünkü buzdolabının üzerinde bulduğum ekmekte, böyle
bir kuruma da yoktu. Ama bu ekmekte de ne bir küf, ne de bozulma emaresi vardı.
Tam buğday ekmeğini attıktan sonra, diğerini bir
hafta daha aynı yerde tuttum, yine hiç bozulma olmadı. 15. günden sonra biraz
daha kuruydu ekmek ama hala bozulma yoktu.
17. günde denemeyi sonlandırdık ama ekmek bozulduğu
için değil. Hala aynı şekilde duruyordu ama oğlum bu ekmeklerden almamaya ikna
olmuştu. Yani bizim açımızdan deney amacına ulaştı; tabi aklımda bir sürü soru bırakarak.
Bozulmayan gıdalarla ilgili bir bölümü efsaneye
dönüşen hikâyeleri siz de duymuşsunuzdur mutlaka. Mesela ABD’de çok sevilen bir
sünger kekin asla bayatlamadığı söylenir. Geçtiğimiz yıllarda yine ABD’de, 14
yıl bozulmayan bir hamburger haberi vardı gazetelerde. Ama bizde hiç böyle bir
habere denk gelmemiştim.
Bozulmayan yiyecek maddesine gıda denebilir mi
bilmiyorum. Hangi katkıyla gıdaların bu kadar uzun dayanmasını sağladıkları
hakkında da bir fikrim yok. Ama sağlıklı tercihler yapmaya çalışan bir tüketici
olarak, bozulmayan gıdaların bize iyi gelmeyeceğinden eminim.
Ekmeğin biri bir günde bozulurken, diğerinin
haftalarca dayanmasını normal bulmuyorum. Bozulma, gıdanın içinde başka
canlıların üremesi olduğuna göre, bir gıdanın bozulmaması, içinde bakterinin,
küfün bile yaşayamadığı anlamına gelmez mi?
Gıdaların uzun süre dayanması, gıda endüstrisinin en
önemli AR-GE hedeflerinden biri sanırım.
Bunu da kazançlarını artırmak için yapıyorlar. Ve bizleri gıda
katkılarının zararlı olmadığına ikna etmek için yoğun çaba harcıyorlar. Ama az
sayıda bilim adamı kısıtlı imkanlarla, gıda katkılarının zararlarına ilişkin
haber yapınca, ancak o zaman o maddeyi üretimden çıkarıyorlar.
Bunun aklıma gelen ilk örneği Çin tuzu olarak da
bilinen MSG. (Gıda katkılarının en zararlılarıyla ilgili yazıya şuradan
ulaşabilirsiniz.) Son zamanlarda birçok gıda firması hazır çorba, cips vs.
gıdalarda MSG kullanılmadığını gururla duyuruyor. O zaman aklıma şu soru
geliyor: Bugüne kadar niye kullandınız?
Üstelik MSG’nin zararlı olduğuna ilişkin
araştırmaları yaptıranlar da büyük gıda firmaları değil. Sadece kamuoyu baskısı
oluştuğu için atıyorlar bu adımı. Ama bu arada zararları henüz kanıtlanmamış
başka katkıları kullanmaya devam ediyorlar, bu sayede raf ömrü uzun ürünler
sunuyorlar. O katkılar hakkında bir baskı oluşana kadar da kullanmaya devam
edecekler. Üzücü ama sistemin işleyişi böyle.
O yüzden gıda katkılarının zararlarının tek tek
keşfedilmesini beklememeye karar verdim. Sağlığımızı, özellikle çocuklarımızın
sağlığını korumanın tek yolu bu tür gıdalardan uzak durmak bence. Çocuk
beslenmesinde temel bir gıda olan ekmeğin bozulmayanı çocuklarımıza fayda
sağlar mı?
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder