29 Kasım 2012 Perşembe

Mutfağımızda Kullandığımız Malzemeler Sağlıklı mı?

            Sağlıklı beslenmenin ilk adımı sağlıklı ve doğal gıdalar tüketmek, yemekleri sağlıklı ve doğal malzemelerle hazırlamak. Peki bu tek başına yeterli mi? Ne yazık ki, kimyasalların hayatımızın her alanına girdiği bu çağda bu soruya güçlü bir “hayır” demek gerekiyor. Çünkü sağlıklı ve doğal gıdalar almak kadar, onları sakladığımız, pişirdiğimiz, servis ettiğimiz kaplara da dikkat etmemiz gerekiyor. Aslında zararlı maddeler içeren mutfak gereçleri hakkında artık daha fazla şey biliyoruz. Birçok bilimsel araştırma yapılıyor bu konuda ve bunların sonuçlarıyla ilgili haberler alıyoruz. Mesela, son birkaç senede teflonun içeriğindeki PFOA maddesi ile plastikte bulunan BPA maddesinin kansorejen etkilerinin yanı sıra, hormon düzenimiz üzerinde de olumsuz etkileri bulunduğunu öğrendik.





         Mutfak gereçlerine eskiden beri özen gösteren biri olarak, hep bilinen markaların ürünlerini almaya gayret ederdim. Ama bu konunun sağlık açısından nasıl bir risk oluşturduğunu ikinci çocuğumu beklerken öğrendim diyebilirim. 2010 yılında kızıma hamileliğimin son günlerindeki hazırlık koşuşturması içinde biberon, suluk, emzik gibi şeyler için alışveriş yaparken “BPA-Free/BPA’sız” diye bir ibare gördüm bazı ürünlerin üzerinde. O zamana kadar BPA’nın ne olduğunu ve neden bazı plastiklerin “BPA’sız” ibaresiyle satıldığını bilmiyordum. Tabi, bir üründe bir şeyin olmadığı vurgulanıyorsa, bu muhtemelen o maddenin zararlı olduğu anlamına gelir. Bu kadarını kestirebiliyordum. O yüzden, elim hemen BPA’sız ürünlere gitti. Sonra biraz araştırınca öğrendim ki, bu BPA dedikleri şey plastiğin sertleştirilmesinde kullanılan bir maddeymiş ve insan sağlığına zararlıymış. Tabi o zamana kadar böyle bir bilgiden yoksun olan bizler plastiği kullanıyorduk. 2005 doğumlu oğluma plastik biberon, mama kaşığı, yemek kabı gibi bir bölümü gayet gereksiz olan malzemeler almıştım, hem de nasıl heves ederek. Tamam öyle ucuz plastik satılan dükkanlardan almamıştım bunları ama ne fark eder? O bilinen markaların ürünlerinde yok muydu sanki BPA? 




               BPA’yla ilgili öğrendiklerimin bendeki en net etkisi plastikten tamamen soğumak oldu. Öyle ya, bugün BPA keşfi yapıldı, yarın bir gün başka neler bulunacaktı kim bilir? Doğaya dost olmayan plastik, insana dost olabilir miydi? Böylece evimizi plastikten arındırma operasyonu başladı. Ama hayatın içine bu kadar yayılmış plastiğin ayağını evden tamamen kesmek hiç kolay bir şey değil. Yine de bir yerden başlamak gerekiyordu. Önce yıpranmış ne kadar plastik varsa attım. Sonra plastiğin yerine alternatif olarak kullanabileceğim şeyleri düşündüm. Alternatifi varsa plastik olanını kullanmamaya karar verdim, plastik makarna süzgecini attım, çelik süzgeç aldım. Plastik sürahiyi cam olanla değiştirdim. Çocuklar için alınmış ne kadar bardak, suluk, tabak varsa hepsini attım, cam kâselerde, porselen tabaklarda yedirdim yemeklerini. Kızıma cam biberon aldım. Evet, onun da emzik kısmı plastik ama dediğim gibi tamamen hayattan çıkarmak pek mümkün değil. Bu arada plastiğin sıcak maddelerle birlikte daha zararlı olduğunu öğrendim. Bunu öğrendiğimden beri plastik kapta pirinç ıslatmıyorum, sıcak hiçbir şey koymuyorum. Şu anda plastiği sadece soğuk şeyleri saklamak için kullanıyorum. Buzdolabı poşetlerini kullanıyorum mesela bir şeyler saklamak için ama sıcak bir şey koymuyorum. Oğlumun beslenme çantasında plastik kap kullanıyorum çünkü cam işlevsel olmuyor. Beslenmesine sıcak bir şey koymadığım için içim biraz rahat ama beslenme kaplarının kaliteli metal olanlarını bulursam değiştireceğim. Kuru gıdaları cam kavanozlarda veya bez torbalarda saklıyorum. Getirttiğim bazı gıdalar plastik kaplarda geliyor, salça, nar ekşisi, pekmez filan gibi. Bunları cam kaplara aktararak kullanıyorum. Yani plastiğin yerine geçebilecek seçenekler bulduğumda mutlaka kullanıyorum. 



         Zararlı etkileri plastik kadar kamuoyuna yansıyan bir diğer madde de teflon sanırım. Son birkaç yılda gündeme geldi böyle haberler. Önceden benim evimde de vardı teflon tencere ve tavalar haliyle. Çizilmesin diye itinalı kullanıyordum ama bir süre kullandıktan sonra çiziliyorlardı. Teflonun zararları gündeme gelmeye başladıktan sonra, kullanmak istemedim elimdekileri. Ama teflonun yerine geçebilecek yapışmaz bir alternatif bulmak birkaç sene önce o kadar kolay değildi. Seramik tava ve tencereler her yerde bulunmuyordu. O yüzden bir süre sadece çelik tencere ve tava kullandım. Ama seramik ürünler çoğalınca hemen bir pilav tenceresiyle bir tava aldım. Sonra seramik tavalarımın sayısı arttı. Onlar da aynı teflon gibi yapışmama özelliğine sahip oldukları için kullanımları pratik. Yani, kek kalıbı hariç teflon tamamen, plastik ise büyük ölçüde çıktı evimizden. Kek kalıbında alternatif arayışlarım sürüyor. (27 Ocak 2013 tarihli not: Kek kalıbı işini de çözümledim nihayet. Seramik kaplama kek kalıpları aldım, hem de öyle uçuk fiyatlara filan değil.)
       Bu arada, sağlıklı pişirme araçları, pişirme ve saklamada neyin kullanılması veya kullanılmaması gerektiği konusunda okuduklarımdan ve izlediklerimden birçok şey öğrendiğimi söyleyebilirim. Zararlı olduğu iddia edilen bir maddenin, aslında zararlı olmadığını söyleyen kesimler de olabiliyor tabi ama bunların bu tür malzemeleri üreten firmaların akıl bulandırmak amaçlı lobi faaliyetleri olduğunu düşünüyorum. İnsan sağlığı söz konusu olduğunda şüphe esas olmalıdır. Bir maddenin zararlı olduğuna dair veriler ortaya çıkmaya başlamışsa, aksini ispat eden kapsamlı ve uzun vadeli bilimsel araştırmalar yapmadan, onun zararsızlığına insanları ikna etmeye çalışmak hiç ahlaki bir tutum gibi gelmiyor bana. Maalesef gıda sektöründe olan da tam olarak bu, insanların kafasını bulandırarak kendileri için sağlıklı tercihler yapmalarını engellemek.
         Mutfak araç-gereçlerinde kullanılan malzemeler hakkında öğrendiklerimi aşağıda kısa maddeler halinde sıraladım. Ama önce, bunların bir uzman görüşü değil, sağlıklı beslenmek isteyen, aynı zamanda doğaya dost malzemeler kullanmayı hedefleyen bir amatörün okudukları, dinledikleri ve gözlemlediklerinden çıkardığı sonuçlar olduğunu unutmayın.
  • Teflon, alüminyum ve melaminden yapılmış kapları, tava ve tencereleri, çaydanlıkları kullanmıyorum.
  • Plastik bir şey kullanmak zorundaysam BPA’sız olmasına özen gösteriyorum. Buna damacana su da dahil. Evet, BPA’sız damacana üreten firma var ülkemizde. Ayrıca cam damacana üreten firmalar da var. Bunları tercih ediyorum.
  • Damacana suyu bir şekilde halletsek bile, ev dışında pet şişede su tüketmeye çoğu kez mecbur kalıyoruz. Böyle durumlarda pet şişeleri güneşte bekletmiyorum. Arabanın içinde kesinlikle pet şişe bırakmıyorum. Yanımda taşıdığım yarım litrelik petleri aynı gün içinde tüketiyorum. Kısaca, kendimce zararlarını azaltacak önlemler almaya çalışıyorum.
  • Tencere yemekleri için yalnızca çelik ve seramik tencere kullanıyorum. Dökme demirin de sağlıklı olduğunu biliyorum ama henüz alıp kullanmadım. Bir de adonize alüminyum diye bir malzeme var ama alüminyumun genel olarak pişirmede kullanılmasını sağlıklı bulmadığım için, ondan da uzak duruyorum.
  • Toprak güveçlere ve pişirme kaplarına dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Eğer doğal üretilmişlerse, bir sorun yok, ne de olsa en doğal malzeme olan topraktan yapılıyorlar. Ama piyasada satılan çoğu toprak kabın bir tür cilayla aşırı parlatıldığını biliyorum. Bir iki kez almaya niyetlendim, cila öyle güçlü görünüyordu ki vazgeçtim. Sonuçta pişirme esnasında ciladaki kimyasal maddelerin yemeğe geçme riski var. Ancak bildiğiniz eski usul güveçler ve toprak kaplar yapan bir yer varsa alınabilir diye düşünüyorum.
  • Fırın kaplarında sağlıklı ve doğa dostu alternatifler daha çok sanki. Bir kere cam var, benim en çok tercih ettiğim malzeme. Fırın yemeklerinin çoğunda cam kullanıyorum. Onun dışında alüminyum olmayan fırın tepsileri ve çelik ızgara kullanıyorum fırında.
  • Geleneksel mutfakta geniş yeri olan bakır pişirme kaplarını kullanmıyorum. Kalay meselesinden emin olamıyorum çünkü.
  • Plastik kaplarda bakliyat ve pirinç ıslatmıyorum, hamur mayalamıyorum, turşu, salça, nar ekşisi, pekmez gibi yiyecekleri saklamıyorum. Sıcak hiçbir yiyecek ve içeceği plastik kapta tüketmiyorum. Evde damacanadan aldığım suyu cam sürahi ve şişelere koyuyorum.
  • Plastikten yapılmış kepçe, spatula gibi servis gereçlerini kullanmıyorum. Servis gereçlerinde paslanmaz çelik, ve tahta tercih ediyorum. Ama tahta mutfak gereçlerinin doğal olduğundan emin olmanız gerekir. Piyasada satılanların birçoğu cilalı. Şimşir olanlar ve cila kullanılmadan yapılanlar tercih edilmeli. Kesme için çelik ve seramik bıçak kullanıyorum.
  • Kesme tahtalarında (aslında tahta değil platform demek daha doğru sanki) tahta ve plastik olanları tercih etmiyorum. Cam kesme platformu kullanıyorum. Bunun tek sorunu biraz kaygan olması ama zamanla alışıyorsunuz. Plastik ve tahta olanlar bıçak darbeleriyle zamanla aşındıkları için hem bakteri üremesine, hem de aşınan malzemelerin gıdalara geçmesine neden olabiliyorlar. 

4 yorum :

  1. Merhaba, ben de yeni bir blog açtım ve sizin bahis ettiğiniz konulara da yer verdim. Yalnız olmadığımızı bilmek güzel.Elinize sağlık.
    Ayrıca çocuğunuzun beslenme çantasına üçgen içinde 5 ve altında PP yazan plastikleri kullanabilirsiniz.Ben oğlumun su matarasını da içi cam dışı plastik olan bir matarayla değiştirdim.Esse' den almıştım.Kolay gelsin

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim:)İnsanın yalnız olmadığını bilmesi gerçekten önemli. Bu arada blogunuz hayırlı olsun.Sizin de elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  3. Keki borcamda da pişirebilirsiniz, borcamı iyice yağladığınızda kesinlikle yapışmıyor :)

    YanıtlaSil
  4. Camda da yapıyorum keki:-) Hatta öyle bir tarif de paylaşmıştım şu adreste: http://www.yemekyolculugu.net/2012/11/mini-tepsi-keki.html

    YanıtlaSil